Kara Emirler

-
Aa
+
a
a
a

Arkadaşlarım benim “Reddetme Cesareti” mektubunu imzaladığımı öğrendiklerinden beri durmadan, bir askerin her zaman, üzerinde “kara bir bayrağın dalgalandığı” bazı emirlere itaat etmeyi reddedebileceği görüşünü savunuyorlar. Ama bunu kim söylüyorsa, İşgal Altındaki Topraklar’daki bütün askeri faaliyetlerin üzerinde tek ve kocaman bir kara bayrağın dalgalandığını anlamıyor demektir.

İşgal Altındaki Topraklar’da görev yapmış her askere tanıdık gelecek bir örnek vereyim size: bir sivilin evinin damında kurulmuş bir gözetleme mevziinde bulunmak... Böyle bir faaliyetin üzerinde pek de bariz bir “kara bayrağın” dalgalanmadığını söyleyenler çıkabilir, ama ben El Halil yakınlarında Halhul kasabasında görev yaptığım ilk gözetleme mevziini gayet iyi hatırlıyorum.

Birincisi, evin dış duvarları damdaki askerlerin döktükleri kahve artıklarıyla simsiyah olmuştu. Avlu, bokla ve tuvalet kağıdıyla doluydu, çünkü askerler burayı tuvalet olarak kullanıyorlardı. Damın üzerinde yığınla çöp ve boş konserve kutusu vardı. Her yeni vardiyayı getiren askeri araç, kaldırımı ve evin girişini tuzla buz ederdi. Sabahın 2’sinde bir vardiya değiştiği zaman evin bütün sakinleri uyanırdı, ve bir bebekleri olduğu için, o da ağlamaya başlardı.

Ev sakinlerine ne zaman merdivende rastlasam yüzlerinde beliren ifadeyi hatırlıyorum; bir aşağılanma ifadesiydi bu.

İlk bakışta, bir “kara bayrak” durumu değildi bu. Ama aslında sivil halk arasında sürdürülen her türlü askeri faaliyetin üzerinde kocaman bir kara çarşaf dalgalanır.

En içten duygularımla

Avner Kokhavi

 

[İbraniceden çevirenin notu: “Kara Bayrak”, 1956’daki Kafr Kasım katliamının ardından bir İsrail mahkemesinin verdiği ünlü karara gönderme yapıyor. Bu kararda hakimler, her askerin, üzerinde kara bir bayrağın dalgalandığı ve açıkça yasadışı olan emirlere itaat etmeyi reddetme hakkı ve mükellefiyeti olduğunu belirtmişlerdi. O zamandan bu yana geçen 45 yıl boyunca tek bir askerin bile, “kara bayrak” emri olduğu gerekçesiyle emre itaatsizliği bir askeri mahkeme tarafından haklı bulunmadı].

Çeviri: Nur Deriş Ottoman